Connect with us

EDEBİYAT

Pamuk Prenses ve Ardında Yatan Gerçek

Çocukken masalları dinlemek ne kadar güzeldi değil mi? Arkasında yatan gerçeklerden bihaber şekilde mutlu mutlu dinliyorduk ama olay aslında bize anlatılan gibi değilmiş. Hemen hemen hepsinde farklı hikayeler var… Pamuk Prenses masalı da bunlardan birisi.

1. Masal Değil, Gerçek Bir Alman Prenses Olabilir mi?

Pamuk Prenses’in ilk kez Brothers Grimm (Grimm Kardeşler) tarafından 1812 yılında yazılı hale getirilmiş olması tesadüf değil. Çünkü bu iki Alman kardeş, halk arasında anlatılan karanlık halk hikâyelerini topluyordu. Aralarındaki en çarpıcı masallardan biri de “Schneewittchen” yani Pamuk Prenses idi.

Peki bu hikâyenin gerçek bir kişiye dayandığını biliyor muydun?

Sophia Margaretha Catharina von Erthal

Bazı tarihçilere göre, Pamuk Prenses’in ilham kaynağı, 18. yüzyılda Almanya’da yaşamış Sophia Margaretha Catharina von Erthal isimli asil bir genç kız olabilir. Babası zengin ve tanınmış bir barondu. Annesinin ölümünden sonra evlendiği üvey annesi ise Sophia’ya oldukça kötü davranıyordu. Sophia, halk arasında “adaletli, güzel ve yardımsever” biri olarak tanınıyordu. Hatta, Sophia’nın yaşadığı kasaba olan Lohr am Main, bugün bile Pamuk Prenses’in gerçek evi olarak anılıyor.

Lohr’daki yerel müzede konuşan aynaya benzetilen bir “büyülü ayna” hâlâ sergileniyor. Bu ayna, Sophia’nın üvey annesine aitmiş ve konuştuğu düşünülen bir tür akustik aynaymış.

Advertisement

2. Zehirli Elma Gerçek mi?

Masalda Pamuk Prenses, kötü kalpli kraliçenin sunduğu zehirli elmayı yedikten sonra bayılıyor. Bu detay, sadece bir cadı hilesi değil. Tarihsel olarak da zehirli elmalar diye anılan, aslında doğada bulunan bazı zehirli bitkiler var.

Bunlardan en bilineni atropa belladonna yani “güzelavrat otu”. Küçük bir dozda dahi ölümcül olabilen bu bitki, Orta Çağ’da bazı kadınlar tarafından güzellik iksiri olarak bile kullanılıyordu. Elmanın sadece bir parçası Pamuk Prenses’i zehirliyor, çünkü bu ot da bölgesel etki gösterebiliyor.

Elmanın halk hikâyelerinde büyülü bir sembol olması, Adem ve Havva’dan beri süregelen bir tema. Kadını cezbeden ve düşüren meyve… Tesadüf mü?


3. Yedi Cüceler Gerçek Madencilerdi

Grimm masalında yedi cüce, ormanda yaşayan sevimli küçük adamlardır. Ancak bazı araştırmacılar, bu “cücelerin” aslında maden işçileri olduğunu savunuyor. Orta Çağ Almanya’sında, dağ kasabalarında çalışan birçok madenci, kazalardan veya hastalıklardan ötürü genç yaşta cüce görünümlü, kısa boylu kalabiliyordu.

Advertisement

Çalıştıkları tüneller, dar ve karanlıktı. Ellerinde fener, sırtlarında alet çantalarıyla, tıpkı masaldaki cüceler gibi her gün işe gidip geliyorlardı. Hatta madencilik yapılan kasabalarda, “evlerinde garip misafir barındıran adamlar” gibi halk hikâyeleri de vardı.


4. Kraliçenin Kıskançlığı Kadınlara Yönelik Baskının Temsili

Masaldaki en karanlık detaylardan biri, kraliçenin Pamuk Prenses’i yalnızca güzelliği yüzünden öldürmek istemesidir. Bu, dönemin kadınlar üzerindeki toplumsal baskısını açıkça yansıtır. Bir kadının değeri sadece güzelliğiyle ölçülüyor, genç ve “taze” olanın öne çıkması isteniyordu.

Kraliçenin sürekli aynaya “Benden daha güzel kimse var mı?” diye sorması, sadece narsisizm değil, toplumun kadınlara yüklediği fiziksel baskının da masala yansımasıdır.

Pamuk Prenses, güzelliğiyle cezalandırılırken, kraliçe yaşlandıkça değersizleşiyor. Bu da bize masalların altında yatan ataerkil kodların güçlü bir örneğini sunuyor.

Advertisement

5. Cam Tabut ve Uyuyan Prensesin Simgesi

Pamuk Prenses’in öldüğü sanıldıktan sonra cam bir tabutta saklanması da oldukça sembolik. Cam tabut; güzelliğin korunması, bedensel saflığın muhafaza edilmesi ve dokunulmazlık fikrini temsil ediyor. Bu aynı zamanda, kadınların “pasif, korunmaya muhtaç, dokunulmaz” varlıklar olarak idealize edilmesinin bir yansımasıdır.

Ayrıca prensin gelip onu öperek canlandırması da, “kadının kurtarıcıya ihtiyaç duyması” fikrini işleyen klasik anlatının bir parçası.


6. Disney ve Tatlılaştırılmış Masal

Grimm Kardeşler’in ilk yayımladığı Pamuk Prenses masalı, bugünkü Disney versiyonundan çok daha karanlıktı. İlk versiyonda kraliçe, Pamuk Prenses’in ciğerini ve karaciğerini avcıya aldırmak ister. Bu organları yemek suretiyle onun gücünü elde edeceğine inanır.

Ayrıca sonunda kraliçeye giydirilen kızgın demir ayakkabılarla dans ederek ölmesi, bugünkü çocuk kitaplarında pek yer almayan bir detaydır.

Advertisement

Disney, masalı daha “izlenebilir” hale getirmek için bu karanlık sahneleri çıkarmış ve her şeyin “mutlu son” ile bitmesini sağlamıştır. Ama unutmamak gerek ki, orijinal masal oldukça kanlı ve ürkütücü bir halk anlatısıdır.


Sonuç: Masallar Sandığımızdan Daha Gerçek

Pamuk Prenses sadece bir çocuk masalı değil; içinde tarih, kadınlar üzerindeki baskı, kıskançlık, ölüm, zehirlenme, toplumsal beklentiler ve hatta kapitalizm bile var! Her detay, bir dönemin sosyolojik yapısını yansıtıyor. Üstelik çoğu, gerçekten yaşamış kişilere ve olaylara dayanıyor.


Bonus: Pamuk Prenses Sendromu

Psikolojide “Pamuk Prenses Sendromu” diye bir kavram bile var. Bu, bir kişinin kendini ancak bir “kurtarıcı” (prens, lider, partner) aracılığıyla değerli hissetmesiyle tanımlanıyor. Kendi gücünü keşfetmek yerine, dışarıdan onay bekleyen bireylerde görülüyor.


Masallar bizi büyütür ama aynı zamanda şekillendirir de. Pamuk Prenses’i sadece zehirli bir elma ve cücelerle hatırlamak yerine, ardındaki tarihsel gerçekleri düşünmek, hem daha ilginç hem de çok daha düşündürücü.

Advertisement


The Geyik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Advertisement
Click to comment

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply

Bunları da sevebilirsin