Connect with us

KÜLTÜR

Aşık Veysel Nasıl Kör Oldu?

Türk halk müziğinin en özel seslerinden biri, kalplere dokunan şiirlerin ve türkülerin ustası: Aşık Veysel. Onun adını duyan hemen herkes, bastonuyla ağır ağır yürüyen, yüzünde hüzün ama kalbinde sonsuz bir umut taşıyan o büyük ozanı hayal eder. Ancak çoğumuz onun nasıl görme yetisini kaybettiğini, bu kaybın hayatını nasıl şekillendirdiğini ve nasıl bir direnişe dönüştüğünü tam olarak bilmeyiz.

aşık veysel

Bu yazı, Aşık Veysel’in gözlerini nasıl kaybettiğini ve buna rağmen nasıl kalpleri gören bir dervişe dönüştüğünü anlatıyor. Hazırsanız, bu eşsiz hayat öyküsüne birlikte dalalım.


👶 Sivas’ın Sivrialan Köyünde Başlayan Bir Hikaye

Aşık Veysel, 1894 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi. Asıl adı Veysel Şatıroğlu olan ozan, Anadolu’nun zor koşullarında büyüdü. O yıllarda salgın hastalıklar, özellikle kırsal kesimlerde sık görülürdü. Ne yazık ki Veysel’in kaderini belirleyecek olan da o dönemin en korkulan hastalıklarından biri oldu: çiçek hastalığı.


🦠 Gözlerini Alan Salgın: Çiçek Hastalığı

Veysel henüz 7 yaşındayken, köyde yayılan çiçek hastalığına yakalandı. Bu hastalık o kadar ağır seyretti ki küçük Veysel’in sağ gözü tamamen görme yetisini kaybetti. Ne yazık ki talihsizlik bununla da sınırlı kalmadı.

Sağ gözü görmeyince, ailesi onun yalnız kalmaması ve diğer çocuklar gibi bir nebze olsun oynayabilmesi için eline bir değnek verip oyalamaya çalıştı. Ne var ki, bu değnek bir gün büyük bir trajediye yol açtı…

Advertisement

💔 Bir Kaza ve Geri Dönüşü Olmayan Karanlık

Anlatılanlara göre, Veysel’in elindeki değnekle oynarken dengesini kaybetmesi sonucu sol gözüne de zarar geldi. Bazı kaynaklar, sol gözünü bir kazayla kaybettiğini, bazıları ise hastalığın ilerleyip ikinci gözünü de etkilediğini yazar. Hangi neden olursa olsun, Veysel artık tamamen görme yetisini yitirmişti.

Bu, 7 yaşında bir çocuk için tam anlamıyla karanlığa gömülmek demekti. Ama asıl ışık, işte bu karanlığın içinden doğacaktı…


🎵 Bağlama ile Tanışması: Karanlıktan Sanata Kaçış

Ailesi Veysel’in içine kapanmasından endişe duydu. Babası, onun bu hüzünlü haline bir çare bulmak için ona bir bağlama hediye etti. İşte o an her şeyi değiştirdi. Gözlerini kaybeden Veysel, gönlünün ve kulaklarının gözlerini açtı.

İlk derslerini köydeki halk ozanlarından aldı. Usta-çırak geleneğiyle ilerleyen müzik yolculuğunda, Veysel kısa sürede köydeki tüm türküleri ezberledi. Ve kendi sözlerini yazmaya, kendi duygularını türküyle anlatmaya başladı.

Advertisement

🧳 Köyden Tüm Türkiye’ye Uzanan Yolculuk

Uzun yıllar boyunca bağlamasıyla Anadolu’yu karış karış gezdi. Köylere, kasabalara gitti. Kimi zaman traktörlerle kimi zaman otobüslerle köy enstitülerine uğradı, gençlere türkü anlattı, şiir okudu. Atatürk’ün ölümünden sonra ona yazdığı meşhur “Atatürk’e Ağıt” şiiriyle daha geniş kitlelerin dikkatini çekti.

Veysel’in sesi duyuldukça, onun sadece bir ozan değil, bir filozof olduğunu anlayanların sayısı arttı. Kördü ama her şeyi gören bir bilgeydi sanki.


📖 Sözleriyle Hayat Dersi Veren Bir Ozan

Aşık Veysel’in dizeleri, yaşama ve ölüme, insana ve doğaya dair büyük dersler taşıyordu. En çok bilinen şiiri olan “Uzun İnce Bir Yoldayım” sadece onun değil, hepimizin yolculuğuna dair bir metafordu. Onun dizelerinde ne gözsüzlük vardı, ne karanlık; sadece insanlık ve derin bir yaşam bilgeliği…

“Gidiyorum gündüz gece”
demesiyle, her şeyin gelip geçici olduğuna dair büyük bir farkındalık yaratmıştı.


🕊️ 1973’te Gözleriyle Değil, Kalbiyle Gören Bir İnsan Aramızdan Ayrıldı

Aşık Veysel, 21 Mart 1973’te hayata veda etti. Ama türküleri, şiirleri ve yaşam dersi niteliğindeki hikayesi hâlâ aramızda. Sivrialan’daki evi bugün müze olarak ziyaret edilebiliyor. Onun bastonla yürüdüğü yollar, bugün hâlâ gönüllere giden yollar…

Advertisement

🎯 Son Söz: Göz Görmeyince Gönül Görürmüş…

Aşık Veysel’in hikayesi bize şunu öğretiyor: Fiziksel engeller, gerçek başarıya engel değildir. Ruhundaki ışıkla yürüyebilen bir insan, görenlerden çok daha fazlasını görür. O yüzden, Aşık Veysel sadece bir halk ozanı değil; aynı zamanda bir umut sembolüdür.


The Geyik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Advertisement
Click to comment

You must be logged in to post a comment Login

Leave a Reply

Bunları da sevebilirsin