Yoga Duruşlarıyla Hayvanları Gerçekten Anlayabilir Miyiz?

Eğer yoga ile herhangi bir temasınız olduysa yoga duruşlarının çoğunun hayvan isimlerinden ilham aldığını fark etmişsinizdir: Köpek, kedi, inek, deve, güvercin, turna, tavuskuşu, balık, kobra, akrep… Peki, neden bu duruşlar ilhamını hayvanlardan aldı? Yoga ve hayvan özgürlüğünün bir bağlantısı var mı?

Gaia Dergi’den Burak Bilen durumu bize anlatmış:
Yoga-Moriya-Neva-1

Belki de her şeyden önce yoganın kelime anlamını biraz deşmek gerekiyor. Yoga, “Yujir” yani birlik, bir olmak kelime kökünden gelmektedir. Yoga kişisel farkındalığımızı geliştirerek tüm canlılarla bir olduğumuzu hatırlatıyor bize. Temelde tüm canlıların aynı ihtiyaçlar için yaşadığını fark ediyoruz ve hiçbir farkımız olmadığını görüyoruz. Yoga duruşlarının isimleri de doğadan alınarak bu bir olma haline bir atıf yapılmak istenmiş belki de.

yoga

Kedi, köpek olmanın, kuş ya da kobra olmanın nasıl bir his olduğunu deneyimliyoruz. Deneyimlemekten öte ismini aldığımız hayvan oluyoruz. Mesela; kobra duruşuna bakacak olursak kobranın elleri olmadığını ve başını omurgasından aldığı güçle yukarı kaldırdığını görmekteyiz. Bu duruşa girmek için yüz üstü yatarak ellerimizden yardım almadan başımızı ve göğsümüzü yukarı kaldırıp bakışımızı tavana çevirdiğimizde kobra duruşuna girmekten çok kobra olmanın nasıl bir his olduğunu deneyimliyoruz.
Yoga-Hayvan-3

Yoga felsefesine dair en önemli eserlerden biri olan Patanjali‘nin Yoga Sutralarında bahsedilen evrensel etiklerde (yama) başka canlılarla ilişkimizden ve onlara nasıl davranmamız gerektiğinden bahsedilmektedir. Bu etikler sırasıyla şöyledir: Ahimsa (şiddetsizlik), Satya (dürüstlük), Asteya (Kendisine verilmeyeni almamak, hırsızlık yapmamak), Bramacharya (Dengeli davranış, yaşam enerjisini doğru yönlendirmek), Aparigraha (aç gözlü olmama).

Yoga-Hayvan-4
Bu değerlerin her biri üzerine sayfalarca makale yazılabilir. Bu yazıda hayvan özgürlüğü ile bağlantılarına kısaca değineceğiz.

Şiddetsizlik yani sevgi/aşk anlamına gelen Ahimsa’yı hayatımıza uygularken en temel kavram olarak şefkatten bahsetmek gerekir. Şefkat aracılığıyla diğer canlılarda kendi varoluşumuzu görebiliriz. Her canlının mutluluk arzuladığı bir gerçek. Yoga pratiği ile tüm canlılarla uyum içerisinde yaşama pratiğini geliştirmemiz mümkün.

Yediğimiz gıdaların nereden geldiği hakkında doğru bilgiye ulaşabiliyor muyuz gerçekten? Ya da bu konuda gerçekleri gördüğümüz hâlde kendimize dürüstçe anlatabiliyor muyuz? Satya yani dürüstlük değeri tam da bu noktada devreye giriyor. Mutlu hayvanlardan (!) ya da özgür hayvanlardan (!) elde edilen ürünleri tüketmeye çalışarak vicdanlarımızı rahatlatmaya çalışıyoruz fakat bir hayvanı öldürmek ya da köle olarak kullanmanın neresi mutlu? Kendimize karşı dürüst olmamız gerek.

yogadur

Asteya yani çalmamak ise bize ait olmayan bir yaşamı çalmayarak pratik edilebilecek bir değer. Aparigraha yani hırstan uzak olmak ise gerçek ihtiyaç ve isteklerimizi sorgulayarak uygulamaya başlayabileceğimiz bir değer.

Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada yılda 56 milyar kara hayvanı, mezbahalarda ise her saniye 3 bin hayvan öldürülmekte. Bu gerçek, hepimizin günlük yaşamına korku, terör ya da şiddet olarak yerleşmiş durumda ve her gün bununla yaşayıp bu gerçekle nefes alıyoruz. Yogiler yaşamlarında bu değerleri uygulayarak doğa ile uyum içinde yaşamayı deneyimliyorlar. Yoga duruşlarında hayvan pozlarını canlandırarak hayvanlarla eşit olduğumuzu ve onlardan bir farkımız olmadığını günlük pratiklerine işliyorlar. Belli ki tüm gezegendeki bu şiddet gerçeğini değiştirmek için önce kendimizden başlamamız gerekiyor. Yoga kişisel farkındalıklarımızı geliştirerek gezegenimiz ve bizim için ihtiyacımız olan sevgiyi oluşturacak gücü barındırıyor. Şimdi yoga zamanı!

Fotoğraflar: © Moriya Neva

Kaynak: Gaia Dergi – Burak Bilen