Sosyal Duvarları Yıkalım’dan Harika Kampanya: Doğru Sözlük

Kelimelerin bizleri götürdüğü yer; her zaman dile getirmek istediğimiz yer olmuyor ne yazık ki! Bu yüzden bir kelimeyi kullanırken bir değil 40 kez düşünmeliyiz.

DOGRU SOZLUK

Sosyal Duvarları Yıkalım çocukların daha mutlu bir hayat sürmesi için bazı kelimeleri düzenlemiş. Projenin adına da DOĞRU SÖZLÜK demiş.

1- Kimsesiz çocuk
doğru sozluk
Devlet korumasındaki çocuklar kimsesiz değil, yalnızca ailenin ölümü, ekonomik yetersizliği, ihmal ve istismarı gibi çeşitli nedenlerle kendi ailesi yanında korunup bakılamayan 0-18 yaş arası çocuklardır. Bu çocuklarımızın kendi ailelerinin yanı sıra, kurum bakımı altındayken dostlarından oluşan kocaman bir aileleri vardır.

O zaman neden bu çocuklarımızın kendilerini değersiz hissetmelerine neden olacak “kimsesiz çocuk” yerine “devlet korumasındaki çocuk” kalıbını kullanmıyoruz?

2- Evlatlık alma
doğru sozluk 2
Çocuklar meta değildir; alınıp satılmazlar!
O zaman neden “evlatlık alma” yerine “evlat edinme” sözcüğünü kullanmıyoruz?

3- Yurt çocuğu
yurt çocuğu
Bir sözcük binlerce hayatı değiştirebilir…
“Yurt Çocuğu” kalıbı, bugüne kadar basında çıkan haberlerden dizi filmlerdeki tiplemelere kadar hep olumsuz imge ve söylemlerle toplumsal hafızamıza kazındı. “Yurt Çocuğu”, ailelerin okulda ve sokakta kendi çocuklarından uzak tutmak istediği başıboş ve “etiketlenmiş çocuk” olarak zihinlerimizde yer etti. Bu yüzden de devlet korumasında yetişen çocukların maruz kaldıkları toplumsal dışlanmanın bir simgesi oldu.
Biz de “Yurt Çocuğu” olmanın olumsuz çağrışımlarıyla dolu karanlık mirasını geride bırakarak, bundan böyle “Yetiştirme Yurdunda Yetişen Çocuk” kalıbını kullanıyor ve ötekileştirmeden uzak kavramlarla çocuklarımızın dışlanmadığı bir geleceğe ışık tutmaya çalışıyoruz.

4- Yuva Çocuğu
yuva çocuğu
“Yuva çocuğu”, toplum gözünde şiddete eğilimli, yaramaz, ahlaken düşkün, ötekileştirilmeye mahkum bir çocuktur.
Basının elinde ise, reyting malzemesi haline getirilmiş bir oyuncak, olumsuz klişelerle dolu, çoğaltılabilen bir modeldir. “Yuva çocuğu” ile eşleştirilen bu olumsuz sıfatlar, gerçekleri karalayarak bugüne kadar zihinlerimizde çoktan yer etmiş karanlık bir etikettir.

“Çocuk yuvasında yetişen çocuk” ise, çeşitli sosyo-ekonomik nedenlerle kendi ailesi yanında korunup bakılamayan, devlet koruması altında büyüyen çocuktur. Onun da hayalleri, dostları ve önünde uzanan aydınlık bir geleceği vardır; olmalıdır. Tıpkı tüm çocuklar gibi…

5- Çocuk alma
çocuk alm
“Yuvadan çocuk alma” kalıbında bir terslik olduğunu siz de düşünmüyor musunuz? Çünkü çocuk, alınıp satılan bir mal değildir!

6- Evlatlık
evlatlık
“Evlatlık”, çocuğu bir “mal” olarak tanımlar. Bu sözcük, aile içine sonradan dahil olduğunu çocuğa ve ailenin çevresine her zaman hatırlatır. Çocuğu dışarıda tutan, içeriye bütünüyle almayan bir sözcüktür. Bir türlü tam evlat olamama halini ayakta tutar.

“Evlat edinilen” ise, Doğru Sözlük’te yerini almalıdır çünkü çocuğu kucaklar, benimser ve evlat yerine koyar.

7- Çocuk verme
çocuk verme
“Çocuk verme”, bir çocuğu evlatlık olarak verme ile aynı anlama gelir. Çocuğu ailenin bir bireyi gibi görmeyen ve dışlayan “evlatlık” sözcüğü başlı başına hatalı bir kullanımken, bu kalıpta çocukların bir meta gibi alınıp verilmesi anlamı çıkmaktadır. Devlet koruma kurumlarında çalışan görevlilerin veya evlat edinmek üzere başvuran ailelerin bile zaman zaman farkında olmadan kullandığı “çocuk verme” kalıbı yerine “çocuğu evlat edindirme”yi kullanalım.

8- Yuvadan çocuk alma
yuvadan çocuk alma
Devlet korumasında büyüyen çocuk ve gençlerimizin ailenin bir parçası olmalarını sağlamalıyız. Bunun için ilk başta kullandığımız sözcükleri değiştirmeliyiz.

“Yuvadan çocuk alma” ifadesi ne kadar yanlışsa, “evlat edinme” ve “koruyucu aile olma” o kadar doğru kullanımlardır. Aynı şekilde çocukların korunması, bakımı, psiko-sosyal gelişimi ve eğitimine olumlu katkılar sağlayan benzer bakım modelleri olan “misafir aile” ve “sosyo-ekonomik destek” de öyle…

9- Gerçek anne baba
gerçek anne baba
Velayet davası haberlerinde çoğu zaman “biyolojik anne-baba” yerine “gerçek anne-baba” ifadesinin kullandığını görürürüz. Oysa devlet korumasındaki çocuk ve gençler için onları ailenin bir bireyi olarak benimseyen, özen yükümlüğünü üstlenen ve hayatları boyunca onlara destek olan koruyucu aileler de “gerçek anne-baba” olarak kabul edilir. Bu nedenle bu tür haberlerde somut bir ayrım yapabilmek ve ortak iletişim dilini güçlendirmek için en doğru sözcük kullanımı, mevzuatlarda da geçtiği gibi, “biyolojik anne-baba” olacaktır.

10- Fuhuş
fuhuş
Çocuk ve fuhuş sözcüklerinin yan yana kullanılması ne etiğe, ne de hukuka uygundur. “Fuhuş yaptırılan genç kızlar” veya “fuhuşa teşvik edilmiş çocuklar” gibi kalıplar yerine, “cinsel istismara uğramış çocuklar” demeliyiz. Çünkü Türk Ceza Kanunu ve Çocuk Koruma Kanunu’na göre kişi 18 yaşından önce ergin olsa da çocuk sayılmaya devam eder. 18 yaş altındaki bireylerin fuhuşa yönlendirildiği her vaka başlı başına “çocuğun cinsel istismarı” anlamına gelmektedir. Bu da yalnızca suç değil, aynı zamanda ciddi bir toplumsal ahlak sorunudur.

“Fuhuş” sözcüğünün reytinginin yüksek olması, tacize uğrayan çocukların psikolojik ve fiziksel travmalarını gölgede bırakmakta, bu suçu kavramsal olarak zihnimizde normalleştirmektedir. Organize suç ve insan ticareti kapsamına giren bu tür vakalarda konuyu ele alarak kitlelere duyurmaya çalışan basın mensuplarının, halihazırda ciddi bir örselenme yaşamış çocuklara yönelik olumsuz algılara yol açan rencide edici sözcükleri ve kalıpları kullanmamaları gerekir. Yaşadıkları olumsuzluklardan derin yaralar almış çocukların bilinçlerini, bir de kullandığımız dil ile yaralayarak, onların hayata yeniden tutunmasının önünde engel olmayalım.

11- Korunmaya muhtaç çocuk
korunma

2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’nda yapılan son değişiklik, “korunmaya muhtaç çocuk” kalıbını “korunmaya ihtiyacı olan çocuk” şeklinde değiştirdi. Bu çok önemli bir gelişme çünkü bundan böyle ancak acıma duygusundan uzak, hak temelli bir yaklaşım üzerinden dönüşümü gerçekleştirebileceğiz; muhtaçlık kavramı üzerinden değil.

12- Çocuk Esirgeme Kurumu
çocuk esirgeme
2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kurulmasınında ardından Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’nün tüm görevleri bu bakanlığın altında tanımlandı ve SHÇEK isminin kullanımına yasa ile son verildi. Bugün haberlerde “Çocuk Esirgeme Yurdu” olarak sık sık karşılaştığımız hatalı kullanımları önlemek için ya yasanın yaygın dile uyumlu hale getirilmesi gerekiyor ya da dil dönüşümünün etkin bir şekilde sağlanması… Çünkü son düzenlemelere göre artık SHÇEK’in çocuklara yönelik hizmet veren kuruluşlarının karşılığı, bakanlık bünyesinde hizmet veren “çocuk yuvası”,
“yetiştirme yurdu”, “çocuk evleri sitesi”, “ev tipi sosyal hizmetler birimleri” olarak geçiyor.

13- Yetimhane
yetimhane

“Yetim” Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde babası ölmüş çocuklar için,“yetimhane” de yetimlerin yaşadıkları kurumlar için kullanılır. Oysa devlet korumasında yaşayan çocuk ve gençler yalnızca babası ve annesi hayatta olmayan çocuklar değil, aynı zamanda ailenin ekonomik yetersizliği, ihmal ve istismarı gibi çeşitli nedenlerle, kendi ailesi yanında korunup bakılamayan çocuklardır. Günümüzde “yetimhane” sözcüğü yerine bu özelliklerdeki binlerce çocuk ve gencin yaşadığı “çocuk evleri sitesi”, “ev tipi sosyal hizmet birimleri”, “yetiştirme yurdu”, “çocuk yuvası” isimlerini kullanmak daha doğrudur.