Psikoloji Temalı Diziler Psikolojimizi Nasıl Etkiliyor?

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından her yıl farklı bir temayla düzenlenen 8. Uluslararası İletişim Günleri’nin ikinci gününde ‘“İletişim Bilimlerinde Kriz” başlıklı oturumda pandemi döneminde popüler olan Masumlar Apartmanı ve Kırmızı Oda isimli psikoloji temalı diziler üzerine bir sunum gerçekleştirildi.

Doç. Dr. Feride Güder: “Pandemi koşullarıyla birleşince bu diziler ağır geldi”

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Feride Zeynep Güder, “Covid-19 Pandemisinde Dijital Medya Yoluyla Psikolojik Danışmanlık: “Kırmızı Oda” ve Masumlar Apartmanı” TV Dizilerinin Analizi” başlıklı sunumunda pandemi döneminde popüler olan ve çokça gündeme gelen psikoloji temalı dizileri değerlendirdi.

Doç. Dr. Feride Zeynep Güder, pandemi döneminin kaotik yapısı dolayısıyla izleyicilerin psikoloji temalı dizilere ilgi duyduğunu belirterek “Masumlar Apartmanı ve Kırmızı Oda gibi diziler birkaç bölüm izlendiğinde yeni bir tema barındırması dolayısıyla izlenebilir özellikteydi fakat pandemi koşullarında insanların psikolojisi her zamankinden daha fazla yıprandı ve dolayısıyla bu temadaki dizileri izleyebilmek birçok kişiye ağır geldi. Kullanımlar ve Doyumlar teorisini baz alırsak, insanlar günlük hayattaki problemlerinden kaçmak için televizyonu ya da interneti kullanıyorlar fakat önlerine çıkan bu tip ağır ve duygusal travma içerikli eserler birçok kişinin psikolojisi için tetikleyici olabilir.” diye konuştu.

Doç. Dr. Feride Zeynep Güder: “Dizilerde hikayelerin aktarımı zorlayıcı oluyor”

Doç. Dr. Feride Zeynep Güder, psikoloji temalı dizilerin bu yönüyle psikologlar ve izleyiciler tarafından özellikle sosyal medyada eleştirilere maruz kaldığını hatırlatarak “Gülseren Budayıcıoğlu’nun yapmaya çalıştığı şeyi hepimiz anlıyoruz. Kendi deneyimlerini ve hastalarının hikayelerini isim vermeden paylaşarak insanlara öykü anlatıyor, alt metinde tavsiye vermek istiyor fakat dizilerde kullanılan çekim teknikleri, çok yakın yüz ve mimiklere odaklanan kamera odakları, karamsal renk skalası ve genel anlamda hikayenin aktarımı insanların psikolojisini zorlayabilecek bir nitelikte. Bütün bunlar zaten disiplin toplumuna ait alt yapıların ve pandemi dolayısı ile biyo politik baskıların daha da arttığı bu gibi dönemlerde bunaltıcı olmakta.” dedi.

Doç. Dr. Feride Zeynep Güder: “Eleştirilerin bir nedeni de ‘dram pornosu’ niteliğindeki anlatım”

Bu dizilerin kullandığı dramatik dilin de eleştirildiğini kaydeden Doç. Dr. Feride Zeynep Güder, “Disiplin toplumu insanları bir korku içerisinde yaşatmak üzere sınırlar, disiplin toplumu çerçevesinde popüler medya içerikleri arasında bağlantı kurulabilir. Sosyal medyada bu temadaki dizilerin eleştirilmesinin nedenlerinden biri de ‘dram pornosu’ niteliğinde bir anlatıma sahip olmasıdır. Kişisel trajedilerin çok yoğun bir şekilde izleyiciye aktarılması toplumsal veya bireysel olarak normalde yaşanan dramatik olayların boyutunu değiştirme ihtimali çok yüksek. Halbuki bu dönemde mizahı kullanan içeriklerin olması duygusal olarak daha güçlendirici bir etkiye sahip olabilirdi. ” diye konuştu.

Kriz dönemlerinde YouTube içerikleri değişti

Sempozyumun ikinci gününde “Pandemi ve Sosyal Medya” başlıklı bir başka oturumda ise pandemi sürecinde kullanımı daha da artan sosyal medya uygulamaları ve hayatımızdaki etkileri konuşuldu.

Covid-19 ve komplo teorileriyle ilgili içerikler dikkat çekti

Üsküdar Üniversitesi’nden Araştırma Görevlisi Neslihan Bulur ve Araştırma Görevlisi M. Emin Fidan, “Covid-19 Pandemisinde YouTube’un Toplumsal Etkisi Üzerinde Bir Araştırma” başlıklı sunumlarında sosyal medya ile toplumun kesiştiği noktaları ve sosyal medyanın yeni bir gündem oluşturma özelliklerine vurgu yaptı. Araştırma Görevlisi Neslihan Bulur, Covid-19 pandemisinde Youtube’daki içeriklerin gündeme yönelik değiştiğini söyledi. Pandemi döneminde virüsle ilgili çekilen komplo teorileri temalı video üreten kanalları ve aldıkları yorumları analiz eden Araştırma Görevlisi Neslihan Bulur, “Videoların altındaki yorumlar konudan bağımsız olarak ülke gündemi ile ilgili söylemler barındırıyor ve videodaki kişinin sunum tarzına yönelik yorumları öne çıkıyor.” dedi.

Pandemi literatüre yeni kavramlar kattı

İletişim literatürüne yeni giren bir kavram olan “Sosyal Medya Yorgunluğu” üzerine Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Eda Turancı, “Sosyal medya bağımlılığı ile sosyal medya yorgunluğu arasında bir bağlantı bulunuyor, insanlardaki sosyal medya kullanımı pandemide azalsa da sosyal medyanın iş ve öğretim gibi zorunlu kullanımı arttıkça sosyal medya yorgunluğu da artıyor” dedi.

Ünlülerin sosyal medya paylaşımları ne söylüyor?

Çukurova Üniversitesi’nden Doç. Dr. Zeynep Özarslan ve İstanbul Rumeli Üniversitesi’nden Araştırma Görevlisi Aylin Berna Zamandar Başoğlu ise pandemi döneminde ünlülerin sosyal medya paylaşımları ve izler-kitle üzerine düzenledikleri araştırmanın bulgularını paylaştı.

Pandemide sağlık iletişimi de konuşuldu

“Pandemi ve Sağlık İletişimi” başlıklı oturumda ise Üsküdar Üniversitesinden Prof. Dr. Hatice Öz Pektaş, Prof. Dr. Hasip Pektaş, Dr. Öğretim Üyesi Fadime Canbolat, Dr. Öğretim Üyesi Sadi Kerim Dündar ve Doç. Dr. Dinçer Atlı, “Sağlık İletişiminde Sanal Gerçeklik” başlıklı sunumlarıyla katkıda bulundu. Sanal gerçeklik uygulamasının sağlık alanlarındaki kullanımına ilişkin bilgi veren Dr. Öğretim Üyesi Fadime Canbolat, Üsküdar Üniversitesi olarak İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle “İstanbul XR Akademi (IXRA) projesi üzerinde çalışmalar yürüttüklerini söyledi.