Ay’ın Karanlık Yüzü ve Gizemleri

Ay Dünya’mızın güzel ve gizemli uydusu, pek çok şarkıya, şiire, hikayeye esin kaynağı olmuş ,insanlığın gitmek için hayallerini süslediği inanılmaz yer.

Bu yüzden Dünya’nın uydusu Ay, aslında birçok gizemi ve gerçeği de bünyesinde taşımaktadır. Sürekli gözlem halinde bulunan NASA ve bilim adamları çekilen fotoğraflar ve gözlemlenen olaylar doğrultusunda ortaya çıkan sis bulutları, parlak ışıklar ve normal gibi görünen cisimlerin bile Ay hakkında birçok gizemi ve ilginç bilgiyi öne sürdüğünü ortaya koymuştur…

Dünya’mızın uydusu Ay yıllardır gizemini korumakta fakat bunlar hakkında çok az bilgi yeryüzüne yansıtılmıştır, ilginç olan ise ortaya konmayan ve gizlenen bazı bilgilerdir. NASA nın web sitesine göz attığımızda halka sunulan fotoğrafların bile zaman zaman sayfadan kaldırıldığı ve sürekli bulundurulmadığı dikkati çekmektedir.

Dünya’mıza göre daha çok meteor yağmuruna tutulan Ay buna rağmen hala ayakta kalmayı başarabilmiştir. Meteor yağmurlarının çok sık yaşanması büyük ve derin çukurların oluşumuna sebebiyet vermektedir.

Bir süre önce Ay’ın ölü gezegen olduğunu ortaya atan Amerikalı bazı bilim adamları ise bu gizemi fazlasıyla korumaktadır küçük bir araştırmayla Amerika’nın ölü gezegen söyleminden sonra hala gizli bir şekilde Ay üzerindeki incelemelerini sürdürdüğü NASA tarafından açıklanmıştır. Buna rağmen sızan pek çok belge de bundan çok daha fazlası olduğu anlaşılmaktadır.

Apollo programı en son Apollo 17 ile 1972’de sonlandırılan ve 40 yılı aşkın süredir bir daha hiçbir şekilde gerçekleştirilmeyen ay yolculuk programıdır. 1972 den bu yana ne abd ne de Rusya Ay ile ilgili hiçbir çalışma yapmamış yaptırmamıştır. sanki Dünya dışından birileri yasak koymuş gibi 40 yılı aşkın süredir aya ne insanlı ne de insansız uçuş yapılmamıştır. işte Apollo 18 filmi Nasa’nın arşivlerinden ele geçirilen 84 saatlik kayıtlar baz alınarak yapılmıştır.

Apollo 18 programı hiçbir zaman resmen var olmamıştır, ekonomik sebepler gösterilerek iptal edildiği açıklanmıştır, ancak elde edilen belgelere ve bazı itirafçılara göre Nasa son bir kez Apollo 18 adıyla aya astronot yollamıştır.

Bu astronotların aya gidecekleri aileleri dahil kimse tarafından bilinmediği gibi öleceklerini bile bile aya gönderilmişlerdir, ve bu astronotların her biri farklı bir rutin eğitim uçuşu sırasında meydana gelen kaza sonucu hayatların kaybettikleri şeklinde basına yansıtılmıştır.

Ay dünyanın doğal bir uydusu değildir daha doğrusu galaksinin doğal bir parçası değildir neredeyse tüm bilim adamları ve bilimsel çalışmalar sonucu ayın Samanyolu galaksisine ait olmadığı anlaşılmıştır, özellikle ay ile ilgili fiziksel veriler bu galaksideki tüm gezegenlerde ve gök cisimlerinde ortak olan birim kütleye düşen çekim kuvvetinin ayda farklı olduğunu ortaya koymuştur.

Yapılan hesaplamalarda galaksimizdeki gezegenden tutun da gök taşına kadar birim kütleye düşen çekim kuvveti 5,5 gr olarak bulunmuştur. Ve bu ortaktır ancak sadece ay için bu rakam 3,1 gr’dır. aydan getirilen taş ve toprak örneklerinin kimyasal incelemesinde de ayın kendisine ait kum ve kaya parçalarının ortalama yaşının 7 milyar yıldan uzun olduğu saptanmıştır, bu galaksimizin var oluş süresinden kat be kat fazladır yani ay henüz Samanyolu galaksisi oluşmadan önce var olmuş demektir, tüm bu çalışma ve bilimsel verilerin ışığında gökbilimcilerin birleştiği nokta şudur: ay başka bir galaksiye aittir.

Ay ile ilgili bir ilginç detay ise şudur dünyadan bakıldığında tüm gezegenlerin her iki yüzü de görülebilmektedir ancak ayda öyle bir durum söz konusudur ki ayın kendi ekseni ve dünya etrafındaki dönüş hızları nedeniyle dünyadan bakıldığı zaman ayın bir yüzü asla görünmez.

Yani diğer bir ifadeyle dünya var oldu olalı milyonlarca yıldır ayın hep aynı yüzünü görebildik. diğer yüzü hiç göremedik. Nasa bugüne kadar ayın diğer yüzü dünyaya hiç bakmadığı için ve ayın kendi kütlesi sinyal blokajı yaptığı için ayın iç görünmeyen diğer yüzüne ne insanlı ne de insansız hiçbir uçuş yapmamıştır.

Bugüne değin yapılan tüm uçuşlar ayın bize dönük olan kısmına yapılmıştır, ayın diğer yüzünde ne olup bittiği hiçbir şekilde bilinmemektedir. Görüldüğü gibi tüm döngü boyunca sadece ve hep aynı yüzü görünüyor bunun sebebi açısal hız ile açıklanır

Ayın kendi etrafında dönmesi 1 ay ve yine aynı şekilde Dünya’nın etrafında dönmesi de 1 ay alır. Kısacası ayın sadece bir yüzünü görüyoruz. Görünmeyen yüzüne de ayın karanlık tarafı diye tabir ediyorlar.Tabii o görünmeyen taraf da Güneş ışığı alıyor.Sadece biz göremiyoruz o yüzünü.

Geçmişte Aya yapılan yolculuklardan çok önceki yıllarda bile, Ay’ın yüzeyinde garip şeyler gözlemlenmekteydi. Bu nedenle en tutucu bilim insanları bile Ay’ın üzerinde ve yakın çevresinde açıklanmayan şeylerin olageldiğini açıklamak zorunda kalmışlardı. Şimdiye kadar Ay’ın milyonlarca yıldan beri canlılığını yitirmiş, boş ve meskun bir yer olduğu, üzerinde hiçbir değişikliğin olmaması gereken bir uzaysal obje olduğu söylenmesine rağmen, Ay’da bir takım değişikliklerin meydana geldiği gözlemlenmiştir.

– Bir anda yanıp sönen, parlayan ve belli bir düzen içinde hareket eden devasa ışıklar

-Gayzerden fışkıran su benzeri püskürmeler hava havada bir süre asılı kalan bulutumsu oluşumlar

-Sıra dışı yapılara ait gözlemler

-Bir anda ortaya çıkıp görüntülere yakalanan uçan objeler

-Köprü benzeri teknik yapılar

Dünya üzerindeki birçok bilim insanın yapmış olduğu 4000’e yakın gözlemin, raporların sadece ufak bir kısmıdır. Çoğu bilim adamı ise bu gelişmeler hakkında kısa yorumlar yapmakla yetinmekte ve ortaya atılan yeni teorileri çürütmeye çalışmaktan başka bir şey yapmamaktadır.

“Arizona Üniversitesi Ay ve Gezegenler Laboratuvarı’ndan Barbara M. Middleherst ve “Kuzey İrlanda Armagh Gözlemevi”nden Patrick Moore ellerine ulaşan 4000 e yakın raporun sınıflandırmasını yaptıklarında Ay’la ilgili bu sıradışı gözlemlerin özellikle 3 ana bölgede toplandıklarını belirlediler.

1- Dünya’dan karanlık lekeler halinde görülen Mascon bölgelerde

2- Tycho gibi benzeri kraterlerin yakın çevrelerinde

3- İçi kısmen ya da tamamen karanlık görülen krater ya da benzeri yapıların içerisinde

1968’li yıllara gelindiğinde ise NASA – Apollo adlı bir dizi insanlı uzay projesini devreye soktu. Ekipler halinde Ay’a giden astronotlar gerek yörüngesi ve yüzeyi üzerinde araştırmalar yaparken birçok fotoğraf ve görüntü elde ettiler. Kimi zaman Ay yüzeyinde UFO’ları görüntülediler kimi zamansa yüzeyden toprak örtüsü gibi örnekler aldılar.

Gözlemler ve çekilen sayısız görüntüler içinde yalnızca UFO’lara dair fotoğraflar mevcut değildi. Elde edilen görüntüler içerisinde tüm dünya insanlığını şok edecek ve Ay ve yüzeyindeki yaşam olmadığına dair tüm bilinenleri bir anda alt üst birçok belge, görsel malzeme söz konusuydu. Apollo uçuşları birer birer misyonlarını tamamlayıp yeryüzüne döndüklerinde sayısız doneyi NASA bünyesindeki bilim adamlarına sunuyorlardı.

Elde edilen görüntüler içinde Ay şehrine ait tamamen insan elinden çıkmışa benzer kilometre boyunca uzanan binaların harabe haldeki kalıntıları, büyük bodrumlar, sayısız tüneller, devasa cam benzeri, şeffaf bir maddeden imal edilmiş kubbeler bilim adamlarının Ay hakkındaki görüşlerini yeniden gözden geçirmeye sevk etti. Görüntülerdeki yapıların karmaşık kombine halleri ve geometrik yapısı ay yüzeyinde bazıları kısmen tahrip nesnelerin, doğal jeolojik birer oluşum olmadıklarının en büyük kanıtıydı.

Apollo–15 ekibi Ay’ın Rima Hadley isimli bölgenin hemen üst kısmında gezerken inişe çok yaklaştıkları sırada oldukça yüksek duvarlarla çevrili, büyük D-şeklinde bir yapı gözlemlediler. Bu bölgede yaklaşık 44 mühendislik eseri yapı tespit edilmiştir.NASA’nın gizlilik adı altında incelediği veriler sansürlenerek ya da tamamen gizlenerek basına duyuruluyordu. Bir kısım bilim adamı örtbas olayına dahil olurken bir kısım bilim adamı ise suskunluğunu bozarak eldeki veriler ışığında gerçeği tüm dünya insanlığı ile paylaşmayı seçiyorlardı.

Apollo Ay programı sırasında NASA’nın Lunar Receiving Laboratuarında Data ve Fotoğraf Kontrol Departmanının eski yöneticisi olan Ken Johnston ABD’de bir seri sansasyonel bildirimlerde bulundu. “ABD astronotlarının Ay’a indikleri zaman yapay kaynaklı eski harabeler ve daha önce bilinmeyen bir teknoloji bulduklarını söyledi. Astronotlar buldukları nesnelerin fotoğraflarını çektiler, ama NASA Johnston’a resimleri yok etmesini emretti. Johnston emre uymadı. ABD hükümetinin bu bilgiyi 40 yıldır gizlediğini söyledi”.

Johnston’un ürkütücü iddiaları son zamanlarda yayınlanan yeni bir kitapta ortaya konuyor, “Karanlık Misyon: NASA’nın Gizli Tarihi”, kitabın ortak yazarları eski NASA danışmanı ve CBS Bilim Danışmanı Richard C. Hoagland ve Mike Bara, Aerospace mühendislik danışmanı. Kitaptaki düşük kalitedeki resimler, Binaların, camdan yapılmış kubbeye benzer yapıların, taş kulelerin ve havada asılı kalelerin yıkıntılarını gösteriyor olmasına rağmen NASA’nın gizlemeye çalıştığı Ay’daki kadim uygarlıklarla ilgili birçok sırrı gözler önüne seriyordu.

Yaptığı bu açıklamalar sonrasında görevinden alınan Ken Johnston “Kaybedecek bir şeyim yok. NASA ile kavga ettim ve işten atıldım” dedi. NASA Ayda bulunan kadim uygarlık iddialarının ciddi olmadığına iddia ederken bu konuda konuşan ve belgeleri sızdıranların ise tamamen düzmece görüntüler üzerine konuştuklarını iddia edip görevlerinden alıyordu.

Hava Kuvvetlerinde görevli olan Karl Wolfe Virginia’daki Langley AFB de taktik hava komutanlığında bulunduğu sırada kendisine Apollo astronotlarının Ay yüzeye inişleri, öncesi Lunar Orbiter tarafından alınan Ay’ın fotoğraflarının gösterildiğini belirtiyor ve çok gizli nitelikteki bu fotoğraflarda Ay yüzeyinde yer alan zeki bir uygarlığa ait suni yapıların yer aldığını açıkça ifade etmiştir. Fotoğraflarda kuleleri, küresel yapıları, radar benzeri teknik yapıları ve boyut olarak yarım mil olan bazı yapıları gördüğünü açıkça ifade ediyordu.

Bu olaydan hemen sonra Sovyetler Birliği, NASA’nın Ay’daki gizlenen dünya dışı zeki yaşamın varlığını kanıtlayan bazı fotoğraf ve belgeleri kendi düzenlediği bir basın toplantısında dile getirilmiştir. Ellerinde bulunan ve Apollos, Clementine uzay istasyonlarına yollanan binlerce fotoğraf karesinde ve video da dünya dışı yaşama dair izlerin mükemmel belirginlikte olduğunu tüm dünya basını ile paylaşmıştır.

Bu açıklamalar ve basına sızan görüntüler üzerine NASA tarafından Ay’ın keşfi için görevlendirilen bilim adamları ve mühendisler bulgularını tartışmak için Washington’da Ulusal Basın Kulübü önünde bir araya geldiler. 21 Mart 1996 yılı Mart ayında yapılan bildirilerde temkinli konuşan NASA bilim adamları yaptıkları açıklamalarını “Ay’da insan yapımı yapılar ve nesneler keşfedildi” şeklinde duyurdular. Görüntüleri şaşkınlık içinde inceleyen basın mensupları bu görüntülerin niçin daha önce NASA tarafından dünya kamuoyuyla paylaşılmadıklarını sorduklarında, NASA uzmanları bu soruyu şöyle yanıtladı:

“Ay’da hala bazı zeki yaratıkların var oldukları bilgisine halkının tepkisini tahmin etmek oldukça zordu. NASA.” Ayrıca, NASA’nın da ötesinde bazı nedenlerimiz de vardı”.

Makale Ay’daki harabelerin ve diğer mühendislik eserlerinin Ay’ın bir zamanlar üzerinde yaşam barındırmış olabileceğinin bir kanıt olduğunu söylemeye devam ediyor.

Tartışmalı kitabın yazarları Sovyetler Birliği ile ay yarışı başlatan Başkan Kennedy’nin aslında dünya dışı teknolojileri Moskova ile paylaşmaya niyetli olduğunu söylüyordu.

Richard Hoagland Washington’un 30 yıllık sessizlikten sonra aniden Ayın keşfine ilgi duymalarının, ABD hükümetinin 40 yıldır gizlediği aydaki bulgulara dayandığına inanıyor. Rusya, Çin, Japonya ve hatta Hindistan Ayın keşfi üzerine çalışma planlarını bildirmişlerdi. Hoagland, ABD’nin bu noktada ilk olmak istediğini söyledi.

Aralık ayında NASA Ay’ın kutuplarından birinde uluslar arası bir üs inşa etmeyi planladığını duyurdu. Üs, 2024’e kadar tamamlanacak. Rusya’nın booster roket üreticisi Energia’nın daha tutkulu bir programı var: 2015’e kadar Ay’da daimi insanlı bir üs inşa etmek. Hoagland ve Johnston ayrıca, NASA’nın gerçekte ABD’nin bir diğer savunma departmanı olarak çalıştığını kanıtlamaya niyetli; NASA ABD Kongresinin kontrolü olmadan önemli teknik ve bilimsel bilgileri sınıflandırmaya yetkili.

Hoagland Amerikan astronotların dünya dışı teknolojilerin örneklerini Ay’dan Dünya’ya gizlice getirebileceklerini söylüyor. Hoagland teknolojilerin dünyanın önde gelen ülkelerini yeni bir ay yarışına sokacağını söylüyor. “Sovyetler Birliği ve ABD arasındaki daha önceki uzay yarışına benzemeyen şekilde, yeni yarış Dünyadaki her bir insanın yaşamını belirleyecek” dedi. Hoagland ve Johnston, ABD’nin programı kapatmak için mekik fırlatmaları bilerek yoğunlaştırdığını ve ABD’nin tekrar Aya inmesini sağlayacak olan yeni uzay aracı Constellation’u kullanmaya başlayacağını düşünüyor.

AY’DAKİ CAM KUBBELER

Ayın gizemli yapılarına yeniden dönecek olursak .bu yapılarından en ilginçlerinden biride yaklaşık 50 yıldır yüzeyinde görüntülenen garip kubbelerdir. 1960’lı yıllara kadar bu garip camımsı kubbelerden ay yüzeyinde 200 kadar tespit edildi. Yapılan analizler ve incelemelerde görüldü ki bunlardan bazılarının 210 metreye kadar ulaşıyordu. İngiliz Astronom H.P.Wilkins’e göre bu kubbelerden ilki 1953 yılında gözlemlenmişti. Aynı sene içersinde F.T. Thorton da bu gözlemi doğruladı. İlerleyen zamanlarda Ay’a yapılan insanlı uçuşlarla Astronotlarda bu garip kubbelere bizzat gözleriyle şahit olup bunları görüntülediler.

Görüntülerdeki kubbeler adeta camdan yapılmış gibi yarı şeffaf görünmekteydiler. Dışarıdan gelen ışığı yansıtıyor ve çoğu zaman üzerinde parlamalara sebep oluyordu. Kimisi dik bir kubbe biçimindeyken kimisi daha basık ve yayvan kimisi ise yarı piramitsel bir küre biçimindeydiler.

Astronotlar Ay’a indiklerinde orada karşılaştıkları olayları kendi aralarında çok rahat bir şekilde konuşabiliyorlardı. Görülen UFO’ların yanı sıra Ay’da bulunan ve yüksek bir zekânın elinden çıktığı belli olan yapıları şaşkınlıkla ve hayranlıkla izledikleri bu konuşmaların basına yansıması ile ortaya çıktı. Kubbeli Yapı ile ilgili olarak bir diğer gelişme de bilindiği gibi Mars gezegeninde yaşanmıştı.

Apollo – 16 Astronotu Duke’den sonra Apollo – 17 Astronotu Evans da gördüklerini anında Houston ( Yer kontrol İstasyonu)’na bildirmişti.

Apollo – 17 ile Houston arasındaki bir konuşmadan ise, astronotların Ay üzerinde garip kubbelerle karşılaştıklarını anlıyoruz. Fakat bu konuşmaları başka “Dinleme İstasyonları” kaydetmesin diye, Houston’un aşırı bir çaba harcadığı anlaşılıyor… Çünkü konuşmalar sık sık parazit sesleriyle kesiliyor. Ama yine de orada garip bir şeylerin astronotlarca keşfedildiği çok açık anlaşılıyor.

Houston: “Devam et Ron.”

Ronald E. Evans: “Tamam. Rapor vermek istiyorum. Büyük bir şey dürbünle bir kez daha baktım”

Houston: “Kaydediyoruz Ron. Kubbenin rengi ile oradaki Aitken Denizi arasında bir fark var mı?”

Ronald E. Evans: “Evet var. Tabanında baklava biçiminde bir dolgu var…”

Houston: “Ronald Anla Condorect Oteli. Tamam. Condorect A’nın Kuzey-Batı duvarını kaydediyoruz…”

Ronald E. Evans: “Alanın şekli oval ya da eliptik. Elips yukarıya doğru yer alıyor.”

Konuşmanın bundan sonrası ise sansürlenmiş ve kaydedilememiştir.

Bu tür kubbeleri ve yapıları bir önceki Apollo uçuşu sırasında Apollo – 16 Astronotlarından deneyimli jeolog Harrison H. Schmitt’in şu sözleri de herhalde hiçbir zaman unutulmayacak:

“İzler görüyorum. Kraterin yamacında. yukarıya kadar uzanıyor.”


NASA’da çok önemli bir isim olan Dr. Faruk El Baz bu kubbelerle ilgili sorulan bir soruya: “NASA’nın Ay’da keşfi yapılan her şeyi açıklamadığını, hatta tam tersine Astronotlara gördükleri acayip şeyleri bildirirken kullanmak üzere özel şifreli kod sözcükler verildi” şeklinde cevap vermiştir.

Bununla birlikte resmi olarak duyurulmasa da Rusların da aya kozmonot yolladığı bilinmektedir ancak hem Nasa’nın hem de Rusların gizlediği sebepler nedeniyle aynı Apollo 18 gibi bu da hiçbir zaman dünyaya duyurulmamıştır, Rus kozmonot da aynı Apollo 18 mürettebatı gibi ayda yok edilmiştir. Apollo 18 gizli projesinin bir amacı da Rusların aya gönderdiği mekiği ve kozmonotu kanıtlamaktır, ve hem Rusların aracı hem de ölü kozmonot Apollo 18 mürettebatı tarafından bulunmuş ve Nasa’ya bildirilmiştir ancak o kozmonotun başına gelenler maalesef Apollo 18 mürettebatının da başına gelmiştir.

Tüm bu gizli bilgi ve belgeler bir şekilde sızdırılmış ve Apollo 18 filmi bunların üzerine oturtulmuştur, Apollo 18’i Nasa hep yalanlamış ve hayal ürünü olduğunu iddia etmiştir. ancak Nasa’nın insanlıktan neleri nasıl başarıyla gizlediği ortadadır.

16 Ağustos 1976 yılında tüm dünyadan saklanarak, Apollo 20 misyonu iptal edildi denilerek tüm dünyadan gizlenen ve çok bir gizli şekilde yürütülen bu projede, USA, Leona Snyder, (eski Bell Laboratuarından CSP), Alexei Leonov (Sovyet kozmonot) ve eski “Apollo – Soyouz” astronotlarından William Rutledge (eski Bell Laboratuarları CDR) görev almıştır. Bu görevden sızdığı söylenen görüntüler ile olay yarattı çünkü ayın karanlık yüzünde bir takım üsler , bazı gemiler ile orda bulunduğu söylenen uzaylı bir kadın mumyasından bahsediliyordu .

Elbette daha konu yayınlanır yayınlanmaz asrın en büyük sahtekarlığı olarak nitelendirildi ve bu haberi yapanların medya ile ilişkileri kesildi. Hükümetin çok gizli bir projesinin sızıntısına karşı gösterdiği bu tepki doğaldı ve konuyu araştırmaya niyetli kişiler tarafından araştırılmalar devam etti.

Bu gibi haberlerde olayın ve belgelerin sahte olma olasılığı yüksek olsa da binde 1 küçük bir gerçek için bile bunları araştırmaya değerdi. Zaten videomun sonunsa göreceğiniz görüntüler içinde bu geçerli. Bunlar kesin gerçek yada kesin sahte diye ayrılmayıp sizlerin de görüşüne sunulmakta.

Ama ne olursa olsun evrende yalnız olmadığımız hissi sizi derin bir noktadan yakalayacaktır.

Kaynak: Gizemler ve Bilinmeyenler